Şirketler daha çok kazansın diye ölüyoruz
Tüm maden işletmeleri özellikle yer altı madenleri bu anlamda mercek altına alınmalı. Bu görev, devlete ve ilgili bakanlıklara düşüyor ama onların öncelikleri farklı.

Arşiv fotoğraf: DHA
Mehmet Torun
Maden Mühendisi
Ülkemizde her gün ortalama 5-6 işçi, iş cinayetlerinde yaşamını yitiriyor, ekmek parası uğruna çıktığı evine dönemiyor. Ne yazık ki bu durum kanıksandı ve sayının fazlalığına göre ancak haber olabiliyor.
Ankara-Çayırhan’daki yer altı kömür ocağında 10 Nisan 2025 tarihinde meydana gelen olayda 13 işçi yaralandı. Yaralı olan maden mühendisinin durumu çok ağır ve uyutuluyor. Söz konusu kömür ocağı bir ay önce özelleştirilmişti. İşçiler, özelleştirmeye karşı uzun süre direnmiş, Ankara’ya kadar yürümüştü. Ancak iktidar daha önce de yaptığı gibi kömür sahasını ve termik santrali tüm varlıklarıyla birlikte yok pahasına bir şirkete sattı. İşçiler satış sürecindeki itirazında, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri konusunda tedirgin olduklarını, can güvenliklerinin tehlikede olacağını belirtmişti. Daha bir ay bile geçmeden korkulan oldu.
Çok tekniğe girmeden olayı anlatmaya çalışalım. Yer altı madenciliğinde üretilen kömür miktarı kadar bir boşluk oluşur. Oluşan boşluğun çok genişlemeden göçertilmesi gerekir aksi halde kontrol zorlaşır ve risk artar. İşçilerin rahatça çalışabileceği ve maden makinelerinin kurulabileceği alan dışındaki boşluklar kontrol edilemez ve her zaman tehlike demektir.
Alınan bilgilere göre bu ocakta kömür alınan boşlukların mesafesi 40-50 metreyi bulmuş. Üretim yapılan ve ayak diye tabir edilen alanın boyu da 220 metre. Kömür damarının kalınlığı 4 metre. Yani iki futbol sahası büyüklüğünde bir alan kontrolsüz ve tahkimatsız. Bu durum hiçbir şekilde kabul edilemez. Olayda basit bir hesapla 220*50*4= 44 bin metreküp zehirli gaz içeren bir hava kütlesi ani çökme sonucu yüksek bir hızla işçileri savuruyor. Oluşan fırtınayla birlikte taş parçaları ve kömür tozu işçilerin çalıştığı alanı dolduruyor. Felaketin boyutunu görünce olay çok ucuz atlatılmış gibi. Ocakta o an 29 işçi bulunuyor ve olası feci sonuçları düşünmek bile istemiyor insan.
Peki, bu duruma nasıl gelindi acaba? Bir milletvekili tarafından duyurulan ve basına da yansıyan ciddi iddialar var. Özelleştirme öncesi dört ünite olan santralin iki ünitesinin çalıştırılmadığı ve kasıtlı olarak zarar ettirildiği söyleniyor. Satış sonrası tam kapasite çalıştırılan santrale kömür gerekli ve bu nedenle iş güvenliği önlemleri dikkate alınmadan çalışma yapıldığı söyleniyor. Çalışan işçiler, kontrolsüz oturmanın korkusunu yaşıyor ve “Bakalım hangi vardiyaya denk gelecek?” diyorlarmış kendi aralarında. Bu ocakta benzer olay daha önce de üç kez yaşanmış. Bu demektir ki gelecekte de yaşanabilir ve bu kadar ucuz atlatılamayabilir.
Çayırhan kazası, her yönüyle irdelenmesi ve ders çıkarılması gereken bir olay. Sadece teknik yönüyle değil sosyal, politik ve ekonomik yönüyle de incelenmeli. Tüm maden işletmeleri özellikle yer altı madenleri bu anlamda mercek altına alınmalı. Bu görev, devlete ve ilgili bakanlıklara düşüyor ama onların öncelikleri farklı.
Evrensel'i Takip Et